10. Bölüm
Bunak
kahkaha atarak elini omzuma koydu,
“Ne
ara eve kız attın çapkın, gece uyumamışsın belli. Gözlerin kıpkırmızı.”
“Hayır,
hayır, hayır! Yanlış anladınız!”
Kız
ise şaşkınlıktan daha çok sinirliydi. Kolunu hızla çekip hizmetliye bağırdı,
“Rahat
bırak beni!”
Ardından
sinir ile bana döndü,
“Her
şey için teşekkür ederim artık bana kapıyı gösterir misin?”
Olanları
telaş ile seyrederken bunağın kıza doğru ilerlediğini gördüm, ne yapmalıyım?
Şuan durumu kurtarmak için ne yapmalıyım?
Bunak
kısa boyu ile kızın koluna girip sevecen sesi ile konuştu,
“Sen
merak etme yavrum, gel beraber kahvaltı yapalım. Bu karılar hep böyle zaten.
Hepsi tuhaf.”
Şaşkınlıkla
ikisinin mutfağa doğru gidişini seyrettim, hizmetli kadın da en az benim kadar
şaşkındı. Ardından bana doğru dönüp yüzünü somurttu,
“Ailemize
hoş geldin.”
Mutfağa
girmeden önce kapıya yaslanarak bunak ile kızı seyrettim,
Bunak,
kıza başköşedeki sandalyeyi çekip oturtturduğunda kız kibar ve utangaç bir
şekilde,
“Teşekkür
ederim efendim ama sadece gitmek istiyorum, oturmak istemiyorum.”
“Aaa
olmaz öyle şey yemeğini ye önce.”
Derin
bir nefes ile mutfağa girip bunağın yanındaki sandalyeye oturduğumda gülerek
ikimize de baktı,
“E
başlayalım o zaman gençler.”
Elime
çatalı aldığımda kızın bana baktığını fark ettim, gitmek istiyor gibi bana
işaretler yapıyordu. Tam kalkar gibi oluyordum ki, bunak masanın altından
dizimi tutup beni oturtturdu.
“Eee
hanım kızım adın ne senin he?”
“Sylwia
efendim.”
Kızın
tüm bu konuşmalardan bunaldığını fark ettim, fakat sonrasında kendi kendime
neden bu kadar kastığımı sordum ve derin bir nefes ile yemeğime devam ettim.
Yaşlı adam ise sohbet etmeye çalışıyordu,
“Sili,
siliğ, sivilyağ? Hah ne güzel isim değil mi oğlum? Güzel kıza güzel isim. Ne
güzel siyah, siyah saçların var öyle.”
Gülümsedim
ve adamı onayladım,
“Evet,
evet. Sylwia yemeğin bittiğinde kalkarız.”
Kız
kaşlarını çatarak bana baktı, yaşlı adam arkadaş olduğumuza inandığı için
plansız rol yapmamıza rağmen bu dediğim onu kızdırmıştı.
“Ben
kahvaltı yapmayı sevmiyorum. Hem yemeğin bittiğinde kalkarız derken? Ben
gideceğim yere tek giderim.”
“Yok,
evladım olmaz öyle şey dışarıda o kadar serseri var iken bir de genç güzel bir
kızsın hiç tehlikeye atma kendini.”
“Hayır,
gerçekten. Size afiyet olsun.”
Ayağa
kalktığında yaşlı adam kaş göz hareketleri ile benim de peşimden gitmemi
söyledi.
“Pekâlâ,
gidiyorum.”
Salona
doğru ilerlediğimde kız yanıma gelip kirli çamaşırları için bir poşet istedi. O
sıra televizyonda haberler açıktı.
“İstanbul’da
korkunç dehşet! 9 ölü! Ara sokakta bulunan cesetlerin arasında on altı yaşında
bir çocuk da vardı. Cesetler bir araya toplanıp ateşe verilmiş! Polis katili
aramak için işe koyuldu.”
Yorumlar
Yorum Gönder