14. Bölüm
Saatler
geçtikçe ortalık daha da kalabalıklaşıyor, ses daha da gürültülü hale
geliyordu. Dj beklediğim kadar kaliteli değildi, sanki tek yaptığı aniden şarkı
değiştirmekti. İçerisi çok karanlık, etrafı aydınlatan tek şey yanıp sönen ve
yer değiştiren renkli ışıklardı. Tüm bunlar bana kontrol edilirken yaşadığım
hisleri hatırlatıyordu. Elimi başıma koyup dışarı mı çıksam diye düşünürken
dizimde bir ağırlık hissettim. Bu ağırlığın o kadar koştuğum için oluşan bir
ağrı sanarak elimi ovalamak için dizime götürdüm. Fakat dizimin üstünde biri
oturuyordu, gözlerimi kısarak önümü görmeye çalıştım fakat nafile. Kız elini
yüzüme koyarak konuşmaya başladı. Ne dediği anlaşılmıyordu ve bunun sebebi
gürültü değil kızın sarhoş olmasıydı. Zaten Türkçemin yeterince iyi
olmamasından kaynaklı kelimeleri içimde tekrar ederek çeviriyordum. Bu durumu
daha da zor hale sokuyordu.
Buraya
sadece eğlenmeye gelmiştim, yanağımdaki eli çekip ona İngilizce bir şekilde
bağırmaya başladım. Aklımdaki düşünce, İngilizce dünya çapında bir dil olduğu
için anlaşabileceğimiz yönündeydi. Uzunca sessiz olduktan sonra elindeki
bardağı dudaklarıma doğru yaklaştırıp konuşmaya başladı,
“Biliyor
musun ben hostesim.”
Bardağı
hafifçe itip sordum,
“Yani
dediklerimi anladın mı?”
“Evet,
elbette İngilizcem iyi olmak zorunda. Sen nerelisin?”
“Fransalıyım.”
Sırtını
bana yaslayarak mırıldandı,
“Fransa…
Oraya üç kez gittim.”
Bir
anda heyecanlanmaya başladım, gizli bir şekilde beni oraya geri götürebilirdi.
“Hosteslerin
de biraz eğlenmeye ihtiyacı var değil mi?”
Ona
yakınlaşmak zorundaydım, gülümseyerek yanıt verdim.
“Kesinlikle
öyle.”
Yaslandığı
şekilden çıkıp bana doğru döndü,
“Son
kez ikram ediyorum, istiyor musun?”
Sırıtarak
cevap verdim,
“Sanırım
annem geç kalmama bir şey demez.”
İçkisinden
bir yudum aldı,
“Anne
kuzusuzun demek.”
Ellerimi
kızın beline sardım,
“Evet
ve bir anneciğe ihtiyacım var.”
Uzattığı
içkiyi içtiğimde bir süre gözlerimi açamadım,
“Bunun
markası ne?”
“Absent.”
“Absent?
Bunu nereden buldun! Bu yasak bir içki değil mi?”
Kıkırdamaya
başladı,
“Evet
öyle, sen nereden biliyorsun?”
“Çocukken
babamın bodrumunda içki şişeleri vardı, Absent’i de görmüştüm. Yasaklandığı
için içmeye kıyamıyordu, ne zaman yasaklanmıştı… Biliyordum.”
“Bin
dokuz yüz on dört.”
“Evet!”
Gülmeye
başladım,
“Çocukluk
anılarım depreşti resmen, o şişeyi elime aldığımda bana çok bağırmıştı.”
Işıklardan
biri bu yana doğru yandığında kızın yüzünü görebilmiştim, çok güzel bir suratı
yoktu fakat çekiciydi. Gülümseyerek beni seyrediyordu.
Yorumlar
Yorum Gönder