Nepenthe Bölüm 12

 12. Bölüm

 

 Yaşlı adam hizmetlisine döndü ve göğsünü kabartarak konuştu,

“Duydun mu? Bana baba dedi.”

Hizmetli endişeli bir şekilde yanıt verdi,

“Efendim… Bu işi abartmaya başladınız. O sandığınız kişi değil. Sadece sıradan bir çocuk.”

Yaşlı adam yumruğunu duvara vurup bağırdı,

“Ona Yusuf’muş gibi davranacaksınız! Aksi takdirde sizi dışarıdaki o köpeğin yemeğine muhtaç bırakırım.”

Merdivenlerden yukarı çıkarken durup arkasına döndü,

“Yarın Yusuf’un doğum günü, bu evin saat sıfır sıfırda süslenmiş bir halde olmasını istiyorum.”

Sylwia’ya şaşkın bir şekilde baktım. Evinin adresini vermesini beklerken bana sırıtarak alışverişe demişti. Tanımadığı biri ile bu şekilde vakit geçirmek istemesi tuhaf gelmişti. Tek kaşımı kaldırarak sordum,

“Kaç yaşındasın sen?”

Bunu sormam onu sinirlendirmişe benziyordu,

“Sadece bana verdiğin bu tişörtü en kısa zamanda sana geri verip tek başıma kaldığım yere gidebilmek için onu demiştim! Aklından ne geçiyordu!”

Ardından adımlarını hızlandırarak yürümeye başladı. Aslında sadece yaşını sormuştum fakat aklımdan geçirdiğim şeyi anlamış olmalıydı ki böyle bir tepki verdi. Hafif koşarak ona yetişmeye çalıştım,

“Neden otelde kalıyorsun?”

“Otelde kaldığımı nerden biliyorsun!”

“Seni otel personeli ile tartışırken görmüştüm.”

Durup bana döndü ve linç edici gözler ile bana baktı,

“Sana ne bundan?”

“Ailen yok mu?”

Gözlerini devirirken bir anda bir şey görür gibi olup bana burada bekle dedi ve koşmaya başladı.

Koştuğu anda Maske beni dürtüp fısıldamaya başladı,

“Senden korkuyor.”

Ellerini sırtıma koyup hafifçe ittirdiğinde içim titriyordu,

“Senden kaçıyor muhtemelen her şeyi hatırlıyordur da.”

Ellerini yavaşça boynuma yaklaştırdı,

“Tehlike oluşturuyor.”

Telaş ile koşmaya başladım, kızı bulmalıyım gibi hissediyordum. Onun girdiği mağazaya girip etrafa bakındım, fakat göremiyordum.

Uzaktan umursamazca beni seyreden personele yaklaşıp heyecan ile sordum,

“Bir altmış boylarında, siyah saçlı, üstünde bol bir tişört giyen bir kız buraya girdi. Nerede o?”

Personel ağzındaki sakızı şişirdi ve patlayana kadar suratıma ifadesizce baktı, sakızı patladığında işaret parmağını kabine doğru uzattığında oraya doğru ilerledim. Fakat kadın önüme geçip bağırdı,

“Hey! Hey burası kadın bölümü sen giremezsin!”

O an Sylwia sesimizi duymuş olmalı ki hızla kabinden çıkıp bana bakmadan personele döndü,

“Ne kadar bu?”

Personel gözlerini tavana dikip yanıt verdi,

“Efendim etikette yazar.”

Sylwia’nın önüne geçip telaş ile sordum,

“Neden benden kaçtın?”

Fakat beni duymazdan gelerek cebinden parasını çıkartıp personele uzattı. Öfke ile onu seyrediyordum bana dönüp bir şey demeden büzüştürdüğü tişörtü ellerime bırakıp hızlı adımlar ile dışarı çıktı.

Sinir ile peşinden ben de dışarı çıkıp ardına bile bakmadan uzaklaşan Sylwia’ya sonra da elime verdiği tişörte baktım.

Tişört benim bile değildi, o dolaptaki başkasından kalan sıradan bir tişörttü.

Öfke ile yere atıp onun gittiği yönün tersinde ilerledim. Alakasız bir şekilde ona karşı bir şeyler hissediyordum, ona borçluymuşum gibi. Belki de sadece korkuyorumdur. Sinirle yürürken adımlarım git gide hızlanıyor, nefesim kesiliyor ve gözüm kararıyordu. Her adımda biraz daha hızlı gidiyordum, en sonunda koşmaya başlayana kadar.

Bir ara sokakta durdum ve iki binanın arasında karanlık bir bölgeye oturup sakinleşmeye çalıştım, Maske’nin fısıltılarına kulak vermek istemiyordum. Kulaklarımı kapatıp kafama vururken tam karşımda bir hareketlenme görüp irkildim. Tam karşımda, elinde alkol şişesi olan yaşlı bir dilenci oturuyordu. Kısa bir süre bakıştıktan sonra sürünerek yanıma yaklaşmaya çalıştı fakat bu durumdan rahatsız olup ayağa kalktığımda bana bağırdı ve elindeki şişeyi fırlattı.

Maske benimle bütünleşmediğinde kendimi çok güçsüz hissediyorum, beceriksiz ve korkak. Bu yüzden onun olması bana hep güven verdi. Sanki bir gün onsuz kaldığımda ölecekmişim gibi.

Gökyüzüne bakıp gülümsedim, ne kadar da yüzsüzüm böyle?

 

Yorumlar

Site Tanıtım Videosu

Nepenthe

Nepenthe

Maske