40. Bölüm
…
Birkaç saat geçmesinin ardından Sylwia ayağa kalktı,
“Ben gitsem iyi olur.”
“Tabii gece görüşürüz.”
Arden elindeki kurabiyeyi ağzına atıp kapıyı açtığında
karşısında James’i gördü. Saçları dağınık gözleri ise kızarmıştı, suratı asık
ve kaşları çatıktı. Arden tek kelime etmeden James’e bakarken Sylwia araya
girdi.
“Hey… Merhaba.”
James yanıt vermedi, gözünü kırpmıyordu bile.
“İyi misin? Solgun gözüküyorsun.”
Arden gözlerini kaydırarak Sylwia’ya baktıktan sonra ben
çıkıyorum işareti yapıp personel odasından çıktı.
Sylwia yavaşça James’e doğru yaklaştı ve kollarını açtı,
“Sarılmak ister misin?”
“Bana söz vermiştin.”
Sylwia kaşlarını çatarak James’e baktı,
“Bu yüzden mi buradasın?”
“Evde kalacaktın! Seni nerede buluyorum? O çocuk ile personel
odasında yalnız başınıza.”
Sylwia, karakterinden dolayı çabuk sinirlenebilen biri
olduğundan hemen köpürüverdi.
“O çocuğun adı Arden. Senin adını bile bilmiyorum! O çocuk tüm
olanlara rağmen kendini suçlu görüyor! Hanginiz ile güvendeyim acaba?”
James gülerek Sylwia’ya yaklaştı,
“Bu konuda şüphen mi var?”
Sylwia öfke ile James’e baktıktan sonra hızlı bir şamar attı,
“Kendini bir şey sanma.”
James bakışlarını yerden kaldırıp önünde öfke ile duran kıza
baktı,
“Senin için yaptığım onca şeye değmezmişsin.”
Arkasına dönüp kapıyı açtığında Sylwia bağırdı,
“Eğer buradan bu şekilde çıkarsan bir daha asla dönmene izin
vermem.”
James kapıyı bırakıp Sylwia’ya doğru döndü, yavaş adımlarla
iyice ona yaklaşıp yüzüne doğru eğilip şu kelimeleri fısıldadı.
“İyi şanslar.”
Sylwia’nın göz bebekleri adeta küçülmüştü, James’in yakasından
tutup bağırdı,
“Sensiz yaşayamayacağımı mı sanıyorsun?!”
James, Sylwia’nın elini umursamazca yakasından çekip odadan
çıktığında Sylwia delirmişti, masada duran şişeyi kapıya doğru atıp yere eğildi
ve bağırmaya başladı,
“Neden böylesin!”
Ellerini saçlarına koydu ve kendi kendine söylendi,
“Ona güvenmek hataydı, ona güvenmek hataydı, ona güvenmek…”
Ayağa kalkıp derin bir nefes aldı,
“Planıma uysaydım bunların hiç biri olmayacaktı, kendi tuzağıma
düştüm. Bile bile yaptım bunu kendime.”
Sylwia saçlarını geriye atıp patronunun odasına girdi,
“İşten ayrılmak istiyorum.”
Patron hafifçe gülerek tavana baktı,
“Onca yalvarıştan sonra mı?”
“Bu bölgeden uzaklaşmak istiyorum.”
“Keyfin bilir.”
Sylwia odadan çıktıktan sonra Arden ile karşılaştı, utangaç
gözüküyordu.
“Sylwia, kulak misafiri oldum. Ayrılıyor musun?”
Sylwia ayrıntı vermek istemiyordu fakat dolmuş durumdaydı.
“Konuşabilir miyiz?”
“Tabii.”
İkisi barın arkasına geçip yere çömeldiler ve Sylwia anlatmaya
başladı,
“O çocuğa çok değer veriyorum, onun da bana verdiğini biliyorum
fakat… Bazı sorunlar aramızı bozuyor.”
“O çocuğun adı neydi?”
Sylwia yere bakıp düşündü,
“Sormaya hiç fırsatım olmadı.”
“Nasıl fırsatın olmadı, tanışmadınız mı?”
“Çok tuhaf bir tanışma şeklimiz oldu, ne olduğunu bilmiyorum ama
amacım hiçbir zaman ona yakın olmak değildi. Bir anda kendimi ondan uzak
tutamaz oldum.”
“Bu gerçekten tuhaf Sylwia, pek normal biri gibi de durmuyor
zaten. Cam parçalarını gördüm.”
“Üzgünüm… Ben temizlerim.”
“Sorun bu değil, sorun kendine zarar vermen. O zarar veriyor
gibi gözükse de sen kendine veriyorsun.”
Sylwia başını kaldırarak Arden’e baktı,
“Uzaklaşmak istediğini söyledin, kalacak bir yerin var mı?”
“Hayır, bugün bulacağım.”
“Kuzenim ile kalmak için ev arıyoruz, bu zamana kadar otelde
kalıyorduk fakat ev daha mantıklı. Bizim ile kalmak ister misin? Kuzenim kız
yani benden de çekinmene gerek yok.”
Sylwia acı içinde gülümseyerek başını olur şeklinde salladı.
“Kuzenin ile tanışmak için bize ortam yaratır mısın?”
“Tabii izin ver onu arayayım, zaten kendini çok yalnız
hissediyordu.”
Yorumlar
Yorum Gönder