20. Bölüm
Hafifçe
gülümseyerek onlara baktım ve ellerimi iki yöne ayırdım,
“Çocuklar…
Bugün benim doğum günüm değil ki…”
Yaşlı
adam gülümseyerek yanıma yaklaştı,
“Hayır
oğul, bugün senin doğum günün.”
Bu
beni fazlasıyla ürkütmüştü fakat bu, burada daha uzun kalmak için iyi bir yol
gibi geliyordu.
“Hadi
o zaman hediyeleri açalım.”
…
Hediyeleri
açıp ziyafeti çektikten sonra, verilenler ile beraber üst kata çıkıp kaldığım
odaya girdiğimde tüm bunların bir anlamı olacağını ve gerçek oğlunun bir gün
geriye döneceğini düşünerek hepsini dolaba kaldırdım.
Bu,
burada kalmaktan çok daha ayrı bir şey bir şekilde bir şeylerden sorumlu
hissediyorum. Yatağıma oturduğumda odanın kapısı yavaşça açıldı, odaya giren
bunak ve Sylwia idi.
Açıkçası
Sylwia’yı gördüğümde fazlasıyla şaşırmıştım, tüm olanlardan sonra bir daha
görüşemeyiz sanıyordum. Şaşkın bir ifade ile ikisine baktım. İnsanları
gözlemlemeye bayılırdım ve bu konuda çok da iyiyim, bu yeteneğimi Sylwia
üzerinde de uygulamak istedim ve gözlerinin derinliklerine baktım.
Gözlerini
sürekli benden kaçırıyordu, söyleyecek bir şey arıyor gibi gözüküyor ama bahane
bulamıyordu. Ve görünen o ki bunağın yanında oluşu onu biraz daha
rahatlatıyordu. Çünkü buraya geldiğine göre yalnız kaldığımızda önemli şeyler
konuşacaktık, fakat bunak düşündüğümüzden de zeki biri. Elini Sylwia’nın omzuna
koyup hafifçe vurdu,
“Ben
sizi yalnız bırakayım.”
Elimi
ağzıma götürerek sırıtışımı gizlemeye çalıştım, zavallı Sylwia azıcık olan
rahatlığı sadece birkaç saniye sürebilmişti. Stres ile farkında olmadan
dudaklarını ısırmaya başladığında elimi yatağa vurup oturmasını işaret ettim,
“Gelsene.”
Yere
odaklanmış bir şekilde duruyorken vurma sesine irkilip yanıma oturdu,
“Doğum
günün sanırım.”
Stresli
olduğunu bu sefer de ellerini sürekli saçlarına götürmesi ile destekledi,
“Hayır…
Ben oğlak burcuyum doğum günüm kışın.”
Elimdeki
‘En iyi oğul’ bardağını ona göstererek sözüme devam ettim,
“Bu
işte bir terslik var.”
Şaşkınca
bana baktı,
“Nasıl
bir terslik? Sen onun torunu değil misin?”
Kaşlarımı
çatarak ona baktım, neden ona açılıyorum ki? Ne düşünüyordum ben. Başımı
kaşıyarak ona baktım,
“Sen
neden geldin?”
Telaşla
bakışlarını başka yöne çevirdi,
“Bak…
Biliyorum beni görmek istemiyorsun ama her şeyi açıklayabilirim.”
“Açıkla?”
Stresle
bir şeyler anlatırken Maske sırtını sırtıma dayayarak fısıldamaya başladı,
Sylwia’ı anlatıyordu,
“Evin
kapısına geldiğinde kendi kendine söyleniyordu, aman tanrım bu yaptığım çok
yanlış. Ama yine de kapıyı çaldı, kalbi çıkacak kadar hızlı atıyordu. Kapıyı
açan hizmetli, arkadaş olduğunuzu düşündüğü için hiçbir şey sormadan onu içeri
aldı. Sylwia içeri girdiğinde balon ve süslemeleri gördüğünde yanlış bir
zamanda geldiğini düşünerek geri gitmek istedi fakat o yaşlı adam onu salmadı.”
Sırtını
sırtımdan çekip önüme geldi,
“Ne
kadar tehlikede olduğumuzu anlıyorsundur umarım.”
Telaş
ile ona baktım, bana daha da yaklaşıp gözlerime baktı.
“Eğer
ondan kurtulmaz isen ben ondan kurtulurum James.”
Maske Sylwia'yı sevseydi dünyamız;
YanıtlaSilbarış ve huzur ekonomide büyük artış
SilMaske aşk adam ne demek ben ondan kurtulurum falan duymamış olayım^^
YanıtlaSilanlamadım ffkanfkjwenkfsef
Sil